19 Kasım 2008 Çarşamba

You don't look like Turkish

Aslında bu topic altında bi seri yazı cıkacak gibi gorunuyor: Hande markette, Hande labda, Hande IC de, Hande derste, Hande barda hatta Hande otobus duragında... serilerinin icinde en cok vuku bulan olay. Hande mekan degistirmeye devam ettikce de daha ilginc bi hal alarak gelişecek diyaloglar. 
En son gecen hafta markette gecen bi dialogtan sora "Who the hell are those Turks that I don't look like" cümlesi kafama yapıstı, o günden beri "You don't look like Turkish" diyenlere cevap olarak bunu sunmamak icin zor tutuyordum kendimi ki bugün artık olay koptu. 
Lab da calısmaya basladıgım ilk günüm insanlara İspanyol olmadığımı hatta İtalyan da olmadığımı anlatmaya calısarak gecti ve su an hatırladıgım 6 kişiden o meshur cumleyi duydugumdu. 
40 kişilik master sınıfım ki sınıfım diyorum cunku biz lise gibiyiz :) herkes aynı dersleri alıor, nerdeyse hergün derse gidiyoruz, onların arasında hala Türk olduğuma inanmayanlar mevcut ben vazgectim ısrar etmekten ama hala aklımda pasaportu bigün yanımda götürmek. İngiliz zannedenleri "aman asosyal mühendis işte" die asagılayıp ciddiye almadığım günlerin devamında bu cığ gibi artan "You don't look like Turkish" mevzusu en son o markette adamın "No way, you don't" çığlığından sora iice çığrından çıktı. Israrla diyo "ben cok Türk gördüm, hiç biri sana benzemiyor", "ama Türküüüm" dedikce de kafasını sallıyor. İşte o andır benim kendimden şüpheye düştüğüm an :) . Şaka bi yana hani düşünüyorum evt Almanya merkezli Avrupa genelli Türk imajını ama ben bunu kendi ülkemdeki Türklerden bile duydum. Tamam enişteme de bunu söylerler Türkiye'de, adam tam Alman tipli çünkü sarı saclar yesil gözler 1.90 boy sokakta da Alman Alman yürüyünce duyuyor bu lafları ama ya ben?? Ne sacım sarı ne gözüm yesil yada mavi herneyse .. ben Türküm işte yani gayet tipik. Topkapı Sarayını geziyoruz, yanıma yaklasan bi Türk İngilizce "Are you from Israel?" diye sorar, şaşkınlıkla İngilizce cevap veririm adama sora "Aaa ben sizin Türk olduğunuzu düşünmemiştim" aldığım cevaptır.  Tamam derim bi hata yaptı olur yani bi kişi ölçü değil. Sora Antalya'da bi otelde tenis topum yan korta kaçar, yaşlı bi kadın torunuyla oynuyor kadın topu uzatırken hiç duymadığım bi dilde bişeler söler, "Excuse me" dediğimde aldığım yanıt "No English please, Hebrew" dir. Haydaa sanki Hebrew bilmek zorundayım olurum, ve kadına yine aynı salak kibarlıkla "I'm sorry but I don't know Hebrew, I'm Turkish" dediğimde bana inanılmaz derecede kızıp "You are not Turkish" die İngilizce konusup Hebrewce de bana saya saya gittiğini bilirim. Hayır kadının İngilizce bilip konuşmamak icin direnmesine mi kızayım, Türk olduğuma inanmayışına mı ?? Neyse bu olaylar Mısır konferansına gerçek İsrailliler ve Araplar ve ben çakma İsrailli :) olarak gittiğimde THY'den indiğim için Türkiye'den geldiğimi kabul ettirebilmiştim onlara ama bu sefer de Türk olmayıp İstanbul'da kalan azınlık Rumlardan olduğuma takmışlardı kafayı, ama o adamlar kafayı dinle bozup Nanoteknoloji kisvesi altında birer İmam oldukları icin onları da çok sallamamıstım halbuki şimdiye kadar da kimliğimi tespite en yakın onlar sallamışlardı, minik bi yanım onları haklı çıkarıyordu. 
Simdi gelirsek yazının basında bahsettiğim bugun basıma gelen olaya: Otobus duragına yaklasırken yardım icin bık bık bık susmadan konusan bi cocuk cevirdi ki orda hep öle parti davetiyeleri, sunlar bunlar dagıtılıyor. E otobus duragında beklemek zorunda oldugum icin de kacamadım. Ne kadar güleryüzlüsünle başlayan tipik geyikten sora adımın anlamını sorması onun da "smiley" olusu iice bu konu üzerinde geyik yapmasını sagladıktan sora konu nereden olduguma geldi. Ve yine basladık Spain'le bu sefer Avrupa'yı es gecip Spain'den sora Arjantin, Venezuella sora Italy, France, Greece ve en son Cyprus'ta sansını denedi arkadas. Ben de böle eee devam dedim, ben bundan baska senin gelmiş olabilicen bi ülke bilmiorm, ülkeler haritamda yok dedi. Ülkeler haritanda Yunanıstan'ın yanına git dedim, gözleri kocaman Turkey dedi. Hey allahımmm evt Turkeyy ay ne var Türküm ben Tüüürk die icimden kudururken tabiki bekledigim meshur cümle geldi, onun ardında da benim sölememek icin günlerdir dayandığım cümle: "Who the hell are those Turks that I don't look like" çıkınca benim sinirim geçsin die Merhaba Güle güle demeye baslayan kardesin niyeti bi iki pound yardım toplamakmıs cocuklar için sanırım bık bık bık konusurken ben hala icimden nası bilmezsin Turkiye'yi ben nie Turk'e benzemiorm die sayıyordum cunku. Sora "ne icin bu parayı topladıgın inan umrumda deil, su parayı al ve Turkiye'yi de bi daha unutma ayrıca Türkler de bana benzer" :)) diyerek bitirdim diyalogumu sonunda da bana bi kitap hediye etti. Oldukca ironik bi zamanda felsefik bi kitap "All you need is Love" yazan yerini bi de yazarın imzaladığı. Dır dır dır beynimi ütülediğin yetmemiş gibi, Türkiye'yi unuttun, paramı aldın sora da saka gibi elime "All you need is Love" diye kitap veriosun defol git dedim (tabiki içimden).  O hala adın gibi güler yüzün hep gülsün diye nameler okuyordu :). 
Biz niye Türk'e benzemiyoruuuz?? Ben ve bazı kız arkadaslarım nie bu lafı duyuyoruz?? Kim bu Türk kızlar bizim bi türlü benzeyemediğimizzz??  

2 yorum:

Sarı Çizmeli Doruk dedi ki...

O Türkler büzüklerin efendisinde ork kadrosunda ektra da ondan. Ayrıca fes de takarlar, deve yetiştirirler gayet sulak bi ülkede sırf zevkine, hatta haşhaş da pek severlermiş, bunu da yeni duydum kendisi keş olan necip bi Dingiliz vatandaşımızdan. Unutmadan, yeşildir Türkler, ondan benzetemiyorlar canım. Esmer değil, fıstık yeşili.

Alper dedi ki...

Bu konuda yeterince yorum olmamasi sasirtici. Bu konu fazla da irdelenmemis. Soz ucar yazi kalir babinda bir ara bu konuya deginmeliyim.