2009 yılı için ne söylesem bilemiyorum aslında, kötü ve iyi iç içeydi sanki. Kendi hayatımı düşündüğümde kesinlikle benim için çok kötü başlayıp çok güzel devam eden bi yıldı, ama ülkem için, insanlık için kötüydü çok kötüydü. Kapılarımı kapatıp kendi dünyamın içine gömülüp dışarda olup bitenleri görmeden yaşamayı hiçbir zaman başaramadığım için şu anda da haykıramıyorum muhteşem bir yıl bitti diye. Klişe lafı söylemek daha kolay geliyor: Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha geride kaldı.
Yılbaşına bir gün kala geçen yıl yılbaşında ne yaptığım da geliyor aklıma, devamındaki ocak ayında başıma gelenleri de hatırlıyorum. Artçı şoklarını yaşadığım sonraki bikaç ayı da düşünüyorum ve beklenen değişimi..Bir yıl içinde çok fazla olgunlaştığımı ve değiştiğimi farkediyorum. 21 Ocak'ta çok sevdiğim bir arkadaşımla yaptığım konuşmanın sonrasında buraya yazdığım bir yazı vardı "48 Saatin Hikayesi"nden bahsediyordum ve soruyordum "Herkesin hayatının dönüm noktası bi "48 saat" mevhumu var mıdır?" diye. Şu an samimiyetle içimden geçirdiğim cevap "umarım vardır". 2009'a kırgınlıklarla ama onların düzelmesini dileyerek umutlarla girmiştim. Devamındaki günlerde tam dileklerimin gerçekleşmeye başladığını sanmıştım ki 2 haftadan fazla sürmeyen bu yalancı mutluluğun şu an beynimin derinliklerinde hatırlanmayacaklar odasına kilitlediğim durumları yaşayarak sona erdiğini gördüm. Hatırladığımda artık sızlamıyor içimde bir yerler ama yine de o şiddetli üzüntü her zaman hatırlamayı istediğim bir durum. Mazoşist olduğumdan falan değil sadece yapılan yanlışlara, düşülen hatalara hayatımda yeniden yer vermemek için. Bu yazıyı kimselerin dünyasını karartmak için yazmıyorum tam aksine söylemek istediklerim bundan sonra başlıyor. Hepimiz orda surda burda bir hayat yaşıyoruz, yaşadığımız şey bizim bir kerecik sahibi olduğumuz bir hayat, bir beden bir de ruh sahibiyiz hepimiz. Hayat için de kolay diyemem, çok zor. Elinizdeki bir beden bir ruh ve de bir hayatla ne yapacağımız bizlerin elinde, elimizde olmayan bazı durumlar var elbette fakat mutlu olabilmek herşeye rağmen ayağa kalkabilmek insanların elinde. Hayatta en korktuğum sevdiklerimi kaybetmenin acısını yaşamadım bu yaşıma kadar, yada ciddi sağlık problemlerim olmadı ama başka türlü canım yandı. Ve biliyorum ki dışarda pekcok insan var benim gibi, canları cok yandı ve haddinden fazla üzüldüler. Su an dürüstçe söyleyebilirim ki yaşadığımız herşeyin bir nedeni var, yaşayacaklarımızın da. Özellikle canımızı çok yakan durumlarda o an anlayamadığımız ama geleceğimiz için çok faydalı sonuçlar var. Bir dostumun bana bir kez söylediği bir söz "bazı şeylere olduğundan fazla anlamlar yüklüyoruz halbuki o kadar basit ki o şey, o kadar değersiz ki.." hep kulağımdadır. Ne kadar haklı. Bu sözü düşünerek geçirdiğim bikaç haftanın sonunda benim için aslında nelerin öncelik olduğunu, nelerin değerli olduğunu yada olması gerektiğini farkettim. İşte onlar için uğraşacaksın, uykusuz kalacaksın, üzüleceksin çünkü bunu hakeden onlar. Devamında da basit yaşayacaksın bu hayatı.
Ben kötü başladığım yılın devamını ortalamanın üstüne çıkarmayı bu şekilde başardım. Olan biten hertürlü saçmalığa rağmen babamın hep söylediği gibi "hayat yaşamaya değer". Hayatın karşımıza neler çıkaracağını hiç tahmin edemiyoruz, çok bildiğimizi sanıyoruz ama aslında hiçbirşey bilmiyoruz, mutluluk umarken hayal kırıklıkları yaşıyoruz çoğu kez ama hiç beklemediğimiz anda çıkacak güzellikler için mutluluklar için o günlere katlanmaya değer.
Bedenim ruhumun yorgunluğundan hasta düşmüştü yaklaşık bir yıl önce, şu an hayatımın ilerisi için önemli kararlar alma noktasındayken bile ruhumun da bedenimin de hiç olmadığı kadar sağlam olması geçirdiğim 1 yıllık ekstrem olgunlaşmadan. Ailemden ve dostlarımdan aldığım gücü hissedebiliyorum artık onlar hep vardı ama ben fazla anlamlar yüklemekle meşguldüm, hissedemiyordum.
Ülkem için de umutluyum, herşeye rağmen umutluyum. O konuda yazmak istediğim çok fazla şey var ama ilerleyen günlerde.
İnsanız ve hatalar yapabiliriz, ama hataları tekrarlamak aptallıktır, hiçbirimiz aptal değiliz ama aptal olmadığımızın farkında olanımız az. Zor zamanlardan geçen herkes için sabır diliyorum yeni yılda, kendinizin doktoru kendiniz olmanız dileğiyle, mutluluklar sanıldığı kadar uzaklarda da değil hatta çabalamanız bile gerekmiyor onlara ulaşmak için onlar gelip sizi buluyorlar. Aslında çabalıyorsanız zaten bi sorun var demektir, salın gitsin, basit yaşayın hayatı.
2010 hepimiz için en başta sağlık getirsin, mutluluk, aşk ve başarı. Ülkemiz için de insanlık için de dileyeceklerimi yazsam saatler yetmez, içimden diliyorum zaten.
Life is repeating itself; no matter where u re, no matter what u re doing, no matter how u re feeling, the same progress, as poisonous as before, difficult to breathe, difficult to survive. But at the end everybody survives, somehow.
Definitely, at the end everybody survives. You can define the somehow part in your life on your own words.
HEP ÇOK MUTLU OLUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder